PSİKOMAT ADAM-KÖŞE YAZILARI

VAY ANASINI SAYIN SEYİRCİLER !
HABER1908’den cep telefonuma bir mesaj gelmiş.Demekte ki Alp Ertunga ,” Aramıza birçok yeni okuyucu dahil oldu…stop…acele bir köşe yazısı yaz ….stop…yazmazsan başka yazacak yer ara …stop “
Ya bir de yorgunum ki şu sıralar Psiko-Mat halimiz dönmüşPsiko-Pat hale…neyse akşamüzeri hele bir yola koyulalım bir şeyler çıkar bizim Otobüs ahalisinden deyip vira Bismillah akbilimizi basıp ön taraflarda bir yer kurulduk. Hemen uykuya dalmışım. Otobüsten gelen havalı sistemli el fren çekim sesi ve stop etme hadisesini hayal meyal hatırlayıp gayri ihtiyari camdan dışarı baktım. Buğulanmıştı cam biraz sildim baktım ön kapıdan inenler sigara bile yakmış. İster istemez ağzımdan bir cümle çıkıverdi
-Susurluk’ta mola mı verdik?



İnsanlar tuhaf tuhaf yüzüme bakınca ayıldık..anladık ki Kavacık istikametinden köprü yoluna sapmışız ancak otobüs bir sebepten duruvermiş. Merak bu ya
-Yahu arkadaşlar Köprüde kaza mı var durduk?
-Yok Abi şoför rahatsızlanmış…otobüsün önünde çömelmişoturmakta, yedek bir şoför de çağırdı
-Arkadaş hemen 112 Hızır Acil servisi arasanıza gelsinler insan sağlığı bu!
-Yok abi istemedi
Aradan bir 5 dakika geçmeden bir şoför gelince araca hareket etti ve akmaya başladı köprü yolunda
-Vay ..MK
dedi birisi!
-Yok yok zaten otobüs dolu iken Kavacık Aktarma son durağa girdi öndeki araç yolcu almaya başlamışken, belli ki zaman kazanma niyetinde demek ki değişim için diğer şoförü bekliyormuş. Bu kaptan bir numara çekti bizlerde yedik ya hastalanmış! Şoför gelince hemen kendine gelip nasılda sağlıklı adımlarla uzaklaştı !

Doğru dedi bir başkası
-5 Dakikada Hızır mı bu yetişti şoför
Yeniden bir ses geldi
-Bak şu ..MK’ya

Cinlerim tepemde döndüm
-Ulan ahlaksızlar, utanmazlar, İnternet yazışmalarında bu rezil cümleyi kullandığınız yetmedi mi de toplum içinde sarf etmekten çekinmezsiniz?
Tuhaf tuhaf baktılar yüzüme
-Yok be abi bu ..MK Spor Gazetesi bizlerde bu akşam oynanacak Galatasaray -Karabükspor maçı öncesinde son haberlere bir göz atıyoruz gazeteden
-Ulan bu ülkede gazete isimlerini denetleyen hiç mi kurum yok böyle iğrenç bir ad nasıl verilir dedim.
-Abi bu ..MK başka  isminin açılımı açık-mert-korkusuz
-Bu ismi verenin de o isme onay verenin de bunu görüp te ses çıkarmayan vatandaşların da….
-Ama abi yavaş ol sonuna ..MK ekleme sakın atarlar içeri!!!

Bu kadar mı para hırsı nedeni ile ahlaksız-iğrenç bir insanlar sardı etrafımızı…bu yazıyı yazmak için bile akla karayı seçtim ancak bu da toplumumuzda yaşanan acı bir gerçek. Bir ülkede Gazetecilikle ilgili hiçbir kurum bu iğrenç gazete ismi ile kılını kıpırdatmıyor, üstüne vazife olmayan konularda ahkam kesip duruyor ise yuh olsun. Ahlaki değerlerimiz sıfıra inmişte haberimiz olmamış. Ben bile şu yazımın başlığını-Vay anasını sayın seyirciler-diye kurup toplumda kabullenilmiş bir tabire yönelmiş isem bana da yuh olsun. Eee ne demişler-Balık Baştan kokar. Bir zamanların ünlü bir politikacısı-Yavşak-kelimesini muhatabı için kullanırsa ve de iş mahkemeye yansıyınca –Yavşak-ın kelime anlamıolarak –Bit Yavrusu- çıkınca ceza alınmayınca olacağı da budur…

Hay ben böyle işin………(Ama ha noktalama girdik!) (KASIM 2012 )
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX


BY PSİKO-MAT ADAM : HAAAKK….TUUU….
Çoktandır merak edip dururmuşsunuz, sizin kadrolu Psiko-Mat Adam nerede diye. Eee insanoğlu durup dururken Psikopat affedersiniz Psiko-Mat da olmuyor yani. İllaki bulaşacak bir konu, kafayı takacak bir kişi bulunma zorunda. Vaktiyle bzi takip eden bilir ki bizim uzmanlık alanımız toplu  ulaşım ağlarında yaşananlar. Master ve de doktoramızı bu konuda tamamladık evelallah.
Bu kadar uzun zaman ayrı kalınca sanmayasınız ki elimizi eteğimizi (Şimdi erkek olunca bu son kelime ne kadar da saçma kalmakta değil mi?) çektik her şeyden. Bakınız özellikle Devrik Cümle kullanma alışkanlığımızdan vazgeçebilmiş değiliz. Yüklemi sona değil de kafamızın estiği yere monte etmekteyiz.

Efendim şu bayram-seyran hadisesi gereği toplu taşıma araçlarını tercih edenlerin sayısı da bir hayli arttı mı nedir. Ancak insanlarımızda temizlik alışkanlığı yerlerde sürünmeye devam ediyor. Diş-vücut-giysi,saç kokularında eski tas eski hamam. Yani insanın içinde yoksa bayram-seyranda fark etmiyor…0S2 kokuları yine yayılmakta sinsice otobüslerde. Genç kızların sigara içtikten sonra bindikleri otobüslerdeki lağım gibi kokan ağızlarına çare bulunamıyor. Erkek yolcular kızların istemem yan cebime koy türünden tacizlerine uğramaya devam ediyor. Allahtan korkmaz kuldan utanmaz ne kadar insan varsa İstanbul toplu ulaşım hatlarına toplanmış sanki.

Bayram demişken otobüslerde çocuklarını yanına alan genç hatunlar öylesine kötü bir hastalığa tutulmuş ki sormayın gitsin. 3-5 yaşındaki çocuklar, biçareler gün boyu koşturup durduklarından otobüse bindiklerinde uykuya teslim olmakta. Anneleri onları ikili koltuğun diğer kısmına uzatıvermekte.Tabii ki o an için bindikleri durak da tenha olduğundan olsa gerek bir rahatlar ki. Ancak ileriki duraklarda otobüs dolmaya başlayınca hemen yanı başlarına 50-60 yaşlarında bir bey amca ya da teyzemiz gelip zor şartlarda seyahat etmeye çalışırken kılları değil ancak tüyleri kıpırdamamakta. Yani ikili koltukta 3-5 yaşında çocuğu uzanmış dedesi yaşındaki vatandaş asıla asıla savrula savrula seyahat etme derdinde.

Ha bu duruma mutlaka biri müdahil olup-Kardeşim çocuğu kucağına aslanda şu teyzemiz ya da amcamız koltuğa oturuverse!-derseniz ters ters bakışların biraz daha ısrarcı olunursa kaharetvari cümlelerin muhatabı olabilirsiniz. Gelin siz siz olunda o cümlelerden muhatabı olmaktan kaçıp cümle geçmişimizi kalaylatmayın.

İstanbul’da Otobüs yolculuklarında Akbil’den de öte olmazsa olmaz şey kulaklı bir MP3, I-Pad ya da Radyo yayınlı bir cep telefonun olması. Neden Akbil’den dedik anlatayım, oldu ya vatandaşın hadi diyelim güzel mü güzel alımlı mı alımlı bir hatun biner otobüse-Fazla akbili olan var mı,okutalım?- tabii ki oltaya düşen okutmakta meraklı !!! bir genç delikanlı ya da kart zampara bitiverir yanı başında –Buyurun hanımefendi!- Genç hatun sözde size bozuk parası olmadığından 50 lirayı uzatır, sanki siz –Beykoz umumi tuvaletinin sahibisiniz ya cebinizde her zaman için bozuk paralar bulunacak.-Rica ederim kalsın-dersiniz. Bir iki durak sonra mütevazi bir bayan biner yine akbil yoktur, güzel Türkçesi ile ıkına sıkıla sorar o soruyu –Rica etsem fazla akbili olan var mı?bozuk para olarak vereceğim, ücreti karşılığı kartı okutabilir misiniz?- Bu kez oralı bile olmaz kimse.Eee insan ayırmak, hatuna sulanmak bu olsa gerek.O genç kıza akbilini tereddüt etmeden veren sözde delikanlılardan çıt çıkmaz. Hele ki oldu ya verdiler akbilini kuruşu kuruşuna alamazlarsa paralarını çıngar çıkartmaktan geri durmazlar. Genç hatundan uğradıkları zararı telafi etmişlerdir artık.

Bu arada eskiden yazılarımı okumuş olanlar bilir.Otobüs ve metroda bazı sapık ruhlu habisler vardır. Onlar ulu orta asker gazetelerini -ki bu tabirle neredeyse anadan üryan hatun fotoğraflarının yer aldıkları gazetelerini belirtmek isteriz- bu malum sayfalarını karşısında oturan bayanların gözüne sokarcasına tutup okuyor pozları vermekten geri durmazlar. Şimdi bunun modası geçmiş… son model büyük ekranlı cep telefonlarına yükledikleri çıplak hatun resimlerini telefonla ilgileniyormuş, çok acil bir görüşme bekliyormuşçasına tutup insanların gözlerine gözlerine sokmaya çalışanlar türedi. Biz onların aga babalarını pardon kart zampara gazete okuyucularını biliriz. Evire çevire dövesi gelir insanın o anda. Yanınızda anneniz, kız kardeşiniz, eşiniz varken yan koltukta çıplak resimlerin geçiş yaptığı cep telefonu ve sapık ruhlu sahibi.

Son birkaç senedir bir kötü hal daha belirdi. İnsanları sürtünmeye zorlayan hareketler bunlar! Olası bir otobüs seyahatindesiniz, cam tarafını güneş aldığı için koridor tarafına oturan bir bay yada bayandan müsaade isteyip boş tarafa geçmek için hamle yaptığınızda hafif kıçını yanı kaykıp yol açmaktalar size.Siz de sürtüne sürtüne geçiş yapmaktasınız haliyle. Ulan millet harbiden sapık ruhlu olmuş ya. Bir ayağa kalk korkma yerini kapan olmaz ve o vatandaş ta rahatça geçsin boş koltuğa. Haa bu arada mecburen oluşan bu sürtünme durumunda yünlü kumaşlı bir giysi giyen hatun kişilerde sürtme kuvvetinden dolayı bir elektriklenme oluşunca ters ters bakmakta bazen de söylenmekteler. Affedersiniz ama buna halk tabirinde-Ne emmeye ne de gömmeye geliyorsunuz-derler.

Şimdi beni bu otobüs-metro yolculukları Psiko-Mat Adam yaptı dersem inanırsınız her halde. Off ki of yarın sabah yine bir otobüs yolculuğu bizi beklemekte. Maaşının iki katına denk düşen fiyattaki cep telefonunu almakta bir an bile tereddüt etmeyen şu hatun kısmı, bir koltuk altı parfümü, ya bir deodorant almayı düşünmez. Lağım kokulu ağızlarından yayılan dişlerini fırçalamayı düşünmezler.

Kusura bakmayın yarın sabah için hazırlanmam gerekli ve bu uzun mevzuyu da neticelendirmek icap eder. Evet diş macunum dolu, koltuk altı roll-on um hazır, traş losyonum yeterli, çantama 8X4’ümü koyduk mu hazırız evelallah yarın sabahki yolculuğa. Herkese 02 esansının yayılmadığı!!! Yolculuklar dileriz efendim…
BEYKOZLU PSİKO-MAT ADAM : 121/A [EKİM 2012]


FSM KÖPRÜSÜNDEKİ TRAFİK ÇİLESİNE ETKİNLİK ÖNERİLERİ !

Şu sıralar mecburen İstanbul'da yaşamak zorunda kalan daha doğrusu Fatih Sultan Mehmet ve Haliç Köprüleri ve diğer bakım-onarım alanlarını kullananlar sinirlerinden çıldırma noktasına gelmiş durumda.3 ay süreceği açıklanan çalışmalarda toplamda 8 şeritli FSM Köprü üzerindeki yolda çalışmalarda 4.haftaya giriş itibarı ile ancak 2.şeritte başlayabilen asfaltlama çalışmaları nedeni ile isyanın, afedersiniz küfürün, hakaretin biri bin para...hattta birkaç gün önce köprü gişe çıkışları önünde oluşturulan büyük boş alanda çift kale maçın yapıldığını medyadan takip edip öğrenmişsinizdir. İlgili makamlarda oturanlar için ne güzel -Kapattım 2 şeridi tamam, mümkünse tatile çıkın, yıllık izninizi kullanın- diyen zihniyeti bu insanlar, bizler gibi köprü çilesi çekenler hiç unutmayacak ve de onları o makamlara getiren ve İstanbullulara bunca çileyi reva görenleri de... Haydi birisi çıkıp ortaya delikanlıca dese ki-Ey vatandaş, Köprülerde bildiğiniz gibi değil çok ciddi sorun problem var.Bu çalışma çok aciliyet arz eden bir durum ve yapılmazsa köprü çökebilir bile !!! ne denir -Amenna ve saddakna- der geçer, başımızın çaresine bakarız.

Saldım Çayıra, Mevlam Kayıra hesabı devam etmekte olan çalışmalarda bir de deniyor ki-Dikkatli yapılmazssa bir anlamı olmaz bunca işin,asfalt yine bozulur, demirler çürür-. İnsanları bu kadar sıkıntıya sokmaya ne gerek var, illaki 8 şeridi de bu 3 ayda yapmak hayati bir önem mi arz etmekte? Biz otobüste çile çekerken yan tarafta geçmekte olan, yana yakıla siren çalan ambulanstaki hasta ölür ise bunun ahırette vebalini acaba birileri verebilecek mi? Bu olaya illaki Sayın Başbakan müdahale edecek yada etsin diye beklenmekte gibi bir durum seziyorum. Vatandaş onun demsini istiyor ki -Ey vatandaş !Ramazan boyunca hiç olmazssa durdurduk bu çileyi-Yoksa mübarek Ramzan ayında millet iftarına, teravihe yetişemez ise yandı gülüm keten helva.

Bu sebeple şimdiden birkaç önerim olacak.Hani geçen gün gişe çıkışında çift kale maç yapılan alanda 3 büyüklerin yer alacağı 1.FSM Kupası müsabakaları oynatın. Ramazan ayı süresince de devasa bir İftar Çadırı kurun bir de bunu köprü üzerine yakın bölgeye çekin,vatandaş boğaz manzarası altında bir iftar keyfi sürebilsin! İşin latifelerini bir tarafa bırakalım bu ilkeyi yöneten iktidar partisinin acilen bir Kamuoyu Araştırma Firması ile anlaşıp Köprü çilesi çeken vatandaşların isyanlarının derecesini öğrenmeleri gerekli.

Bakın vatandaşlara Köprü Çilesini unutturacak, onları uyuşturacak derecede birçok etkinlik daha yapılabilir. 1.FSM Moda Haftası düzenlenebilir,Kitap Fuarı açılabilir, Türkiye'nin sayılı mankenleri Köprü yolu üzerinde kurulan Podyumlara çıkabilir. Televizyon dizilerinin en dikkat çekici aktör ve aktristleri ile söyleşi programları düzenlenebilir, Bayan Köprüzedeler için Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Necati Şaşmaz,erkekler için Cansu Dere, Azra Akın,Demet Akalın hayranları ile imza günleri düzenleyebilir, Ünlü bayan tenisçi Şarapova ile Hülya Avşar tenis maçı yapabilir,Köprü üzerinden Yamaç Paraşütü ile iniş desrsi verilebilir,Kim 1 Yıllık KGS-OGS İster Yarışmaları olabilir,teravih namazında trafiğe yakalananlar için en ilgi çeken Hocaların yani Nihat Hatipoğlu,Ömer Döngeloğlu, Necmettin Nursaçan'ın katılımları ile sohbetler yapılabilir, teravih namazı camiiler yerine püfür püfür esen köprü üzerinde kılınabilir....

Bir de vatandaşlara alternatif güzergahlara yönelin demeleri çok mu! yahu vatandaş asgari ücretle geçinmekte 140 Lira Aylık Akbilini de tıkır tıkır sizlere ödemekte iken siz kalkın-Minübüse, Dolmuş motorlarına-yönelin demek küfür ile eşdeğer olsa gerek. O motor ve minübüslerde acaba akbilleriniz de geçecek mi? Vatandaş hem 140 lira akbile sayacak bunun yarısı kadar da ilaveten diğer ulaşım vasıtalarına aktaracak. Sonrada ben ne çile çektirirsem çektireyim vatandaş bana oyunu yine atar diye kendinizi avutun. Ya öbür dünyada bu sıkıntıların mantıki bir bakış açısı ile çözmek ve zamana yaymak imkanı varken, yangından maç kaçırır gibi şeritleri kapatıp sinir katsayılarını düşürdüğünüz insanlardan sizlere gelecek ahlar beddular veballerin hesabı nasıl verilecek. Ben ki İstanbul'da gerçekleşen birçok güzel çalışmayı alkışayan biri olarak şimdilerde bütün emeklerini çabalarını siler noktaya geldi isem, her dakikamın, saniyemin anlamlı olduğu saatlerde 3 saatimi Beykoz'dan Mecidiyeköy arasında geçiriyor isem lanet olsun böyle çileye.

Acaba diyorum, 3.Köprü hadisesi var ya , -Alın size çile de bir daha 3.Köprü olayını kurcalamayın, kurcalayanları da bu çileleri çeken vatandaşların gazabına uğratırım- mantığı mı güdülmek isteniyor anlayabilmiş değilim. Zaten şu sıralar sakın ha sakın -3.Köprü gereksiz, Ormanlar katledilecek, Oksijen alanlarımız elimizden alınacak-diye konuşmayın, linç edilme tehlikesi ile bile karşı karşıya kalabilirsiniz.

Değerli HABER1908 oyuncuları geçmiş yazılarımı bilip okuyanlar ilk kez benden bu derece ciddi bir yazı çıktığına şahitlik edip şaşırabilirler, ancak bizlerde insanız...bizlerde köprü çilelerini binlerce insanla aynı anda çekiyoruz...bir bakıma Psikomat'lıktan Psikopat'lığa dönmeme ramak kaldı. O çok eleştirdiğim insanların ter ve ağız kokularını hissedemez oldum, gençlerin Cep Telefonları, Ipadlarını taparcasına kullanmalarını görecek göz kalmadı. OS2 gazını bile duyularım anlayamıyorsa varın siz benim halimi düşünün.

Bakalım Mübarek Ramazan ayında bu çileye ara verilmez ise ilk iftarı hangi Köprü Çilezedesi verecek ! belki de bu ben olurum...şimdiden pide parasını stoklamaya başladım, hurma siparişimi verdim bile !
ER-HA/BEYKOZ-HABER1908-PSİKOMAT ADAM/ 10-07-2012

*********************************************************************************

ANNELER GÜN ÜNE AİT BİR DÜŞÜNCE HARMANI !

Bir Anneler Günü daha geldi çattı...gerçi bendeniz Anneler günü imiş, Babalar günü imiş, sevgililer günü imiş takılan biri değilim...maalesef tüketim toplumu haline dönüşen ülkemize de bu günler bulaştıkça bulaştı...biz ki kendimizi Müslüman olarak addediyorsak, sadece bir gün değil her gün anneler günü olmalı...hem dinimiz en önemli cümleelrinden birisi değil mi ki-Cennet Anaların ayaklarının altındadır- öyleyse anne ve babalarımıza karşı saygı-sevgi ve muhabette kusur göstermemeliyiz.

Efendim, benim sadık okuyucularım bilirler, ekstara durumlar hariç bizim görev sahamız,yazı alanımız toplu ulaşım araçlarında rasgeldiklerimiz olmakta. Hani bizler Anneler gününü kutluyor yada kutlamaya hazırlanıyoruz ya yaklaşık 2 hafta önce rast geldiğim, otobüs yolculuğunda şahit olduğum bir görüntü ile kahroldum, hatta ağlamamamk için kendimi zor tuttum. Efendim, yine 121A Mecidiyeköy-Beykoz Hattında idik..Kavacık'a gelindiğinde 3 kişiden oluşan bir grup otobüse bindi.Bunlardan birisi yaklaşık 70 yaşlarında bir teyzemiz idi, diğeri daha sonraki konuşmadan anladığım kadarı ile kızı ve diğeri ise bunları yakın bir akrabası olan bayan. Kızımızın ilk hakareti daha akbil basarken başladı, 70 yaşındaki anamız boş bulduğu yere oturdu. Kızı 3 adet akbil bastı, sonrasında senin akbilin neden yanında yok? neden unuttun? zaten 3 kuruş karın yok bu kadar zarara soktun...gelirken özel arabaya kurulup gelmek vardı ya... diyerek bas bas bağırıp hakaret etmekte annesine..

Ulan Allahtan utanmaz kuldan utanmaz rezil kız! o ana ki o olmasa idi sen dünyada olabilecek miydin? ne cimriliğini bıraktın ne yardım etmediğini, paraları mezara mı götüreceksin diye yüksek sesle bağırıp çağırdın. Nur yüzlü anamıza baktım, insanlığımdan utandım. Bizler bu kadar mı rezil rüsva bir nesil olduk? bu kadar mı paraya tapar olduk? bu kadar mı analarımıza ulu orta toplum içinde hakaretler yağdırır olduk? Ey kızım, ey insan bozuntusu kız! sen o anadan helallik almadan Cennete girebileceğini mi sanırsın? 3 akbil basımı ile anneni nasıl bir tutarsın,3 akbil parası kadar mı değerli annen !!! Vallahi de billahi de evire çevire dövmemek için kendimi zor tuttum...bir çırpıda annesinin bütün hatalarını! günahlarını! sayıp sıraladı...bu dünya etme bulma dünyası ki Allah herkese layık olduğu dersi, cezayı er geç verir...

Biz annelere takılıp kalmış iken diğer konuyu unutuyordum babalar...eee bir de Babalar Günü var önemli günler içinde...son bir-iki nesildir hitaplar Babacığım'dan, Baba baksanaya,Şişt, heyden Peder Bey hitabına kadar geldi çattı. Ulan deyyuslar ne demek sizin doğmanıza vesile olan kişiye,babanıza Peder Bey diye hitap! ey cahil sürekası Peder Hristiyan Din Adamına denmez mi? sen belki de 5 vakit namazında, Hacca gidip Hacı olmuş babana Hırıstiyan hitabında bulunursun...bu yazdıklarımı bazılarınız-Be hey gerici,yobaz, çağdışı kalmış yaratık !-diye hakaretlerle eleştirecek olabilir. Varsın olsun Müslüman-Türklüğümüzle övünen bir kişi olarak güler geçeriz, sizler ne kadar ilerici olmuşsunuz ki babanıza başka bir dini bile layık görmüşsünüz!!!

Son konumuza gelince, bu konu zaten HABER1908 olarak bu seneye verdiğimiz değer ile aynı anlamda buluşmakta yani Vefa...her Cuma günü Camii Hocası Cuma Hutbesine çıkıp okuduktan sonra son cümlelerinde bir ayet okur. "Allah,adaleti,iyi davranmayı ve akrabaya bakmayı emreder ; çirkin işleri,kötülüğü ve azgınlığı yasaklar.Düşünüp tutasınız diye Allah size öğüt verir" (Kuran 16/90) diye buyurulmaktadır. Sevgili Dostlar,bırakın akraba ziyaretlerini bizler anne-babalarımız ile ziyaretten aciz kullar haline geldik. Yazıyı yazdığım gün rahmetli Halamın vefatının 1.yıldönümü idi, bir program düzenlendi. Yasin-İ Şerif okundu, dualar okundu. Hocaefendi bu bahsettiğim konuları içeren nefis bir sohbet yaptı. Eskiden Darülaceze vardı, şimdi her yerde mantar gibi özel ya da kamuya ait Huzurevleri oldu. Yani kendi huzurları için anne babalar kurban edilip Huzurevlerine!!! son anlarını huzur içinde !!! geçirmeleri için gönderilir oldu.

Yüce Allah bizlere ömür verdiği müddetçe günü gelecek bu hatalara düşenler aynı davranışlara kendi çocuk ve torunlarınca misliyle muhatap olacaklar. O zamanlarda yalnızlıkları altında dökülecek göz yaşlarının anlamı olacak mı? Siz siz olun bırakın bu önemli gün ve haftalar zırvalarını da Annenizi her gün Anneler günüymüşçesine, Babalarınızı her gün Babalar günüymüşçesine sevin-sayın muhabbetleriniz eksit etmeyin. Ve de Akrabalarınızı ziyeret etmeyi, hastalık anlarında yanlarında olmayı ihmal etmeyin...
PSİKO-MAT ADAM ( 12 MAYIS 2012 CUMARTESİ)

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

CİVCİV ÇIKACAK KUŞ ÇIKACAK!

Şu Feriköy ile oynanan maçın ardından bizi yazı için ne arayan ne de soran olunca birkaç farklı gazetenin yolunu tutup eski yazılarımı sunup beni işe almalarını isteyince yine kapı gösterildi. Kardeşlerim ben ne kadar adımın -Psikomat Adam- olduğunu söyleyip dursam da bu insanlar beni Psikopat diye tanımladıklarından ve bildiklerinde olsa gerek kapılar yüzümüze kapanır oldu. HABER1908 İmtiyaz Sahibi dostumuzda bizi Binbir zahmetle sızıp içlerinden haber çıkardığım Feriköylüler ile ilgili maç haberimi yaptım yapalı terk etti.Acaba dedim Feriköylüler benim yazdığım sayfaları mı Hackledler! de beni dinlenmeye çektiler ! Bu arada bu güne kadarki en iyi yazım bu imiş birçok tanıdık bu yorumda bulununca bir kabardım, bir onurlandım ki...zaten benim OS2 Kokulu yazılarımdan midesi bulanan bulanana imiş.Ancak bu da bir hayatın gerçeği değilmi geçen günyine otobüste salını OS2 kokusu ne yani bunu yazmayayım mı? Haa bu arada bir adet basit yapım bir gaz maskesi aldım ki kokuları hissetmeyeyim!

Bu arada boş da durmuyoruz evelallah. Kundurra'ya sığınan Feriköylüleri Mayadrom Ajansı Figüranları sandılar-Özel Haberimin ardından kendi isimlerini haberde geçirdiğim için teşekkür mahiyetinde beni oradan aradılar.Ben de hiç utanmadan-çekinmeden bana da bir fürürbalık işi olup olmadığını sordum. Yarın geld bir görüşelim dediler. Bir sabah Mayadrom Ajansın Mecidiyeköy'deki merkezine gittim. Otutup tanıştık mümkünse Kundura Fabrikasında çekilen bir dizi için görev beklediğimi ilettim. Tamam dediler beni -Keşanlı Ali Destanı-setine çağırdılar. Sabahın köründe fabrikanın kapısına dayandım, ee ben artık ünlü biri olacağım ya güvenlik görevlisine -Ben yeni fiğüran Psikomat adam-dedim. Uykudan yeni uyanmış gözle beni süzen arkadaş ne derse beğenirsiniz-Bu saatte ne işin var yahu acelen ne? tabakhaneye bok mu yetiştireceksin?- 

Ulan dedim -Bir zamanlar Ayakkabı imalathanesi olan yerde Tabakhane yok mu ? sıkıştım ve de Tabakhane kısmındaki tuvalete yetişmem şart- dedim ıkına sıkına! Güvenlik arkadaş baktı ki olacak gibi değil tamam geç ama acele et? Pessuphanallah az önce aceleci olduğumdan dertli olan arkadaş şimdi acele etmemi istiyor! Neyse efendim çekimler için araçlarla gelmeye başladılar. Keşan'lı Ali ortalıkta yok daha, bizleri topladılar eski elbiselerin bulunduğu depoya götürüp bir güzel giydirdiler. Ulan dedim kendi kendime bu elbiseler ile şöyle İstanbul'un hatırı sayılır meydanlarına çıksak iyi para dileniriz!!! oysa sabahtan akşama kadar sokak sahnesine bir oraya bir buraya 100 tekrar yürüttüler ve de ancak 35 lira verdiler. Eee bu güne bugün Keşanlı Ali Destanında 3 saniyelik sokak yürüyüşümüz çıktı bundan büüyk olay mı var? Yarın da kısmetse komşu sete çağırdılar,yani Ali Kaptan ile Cemilenin setine sanırım Yoğurtçu Rolü mü ne vermişler? bana müsade o devrin yoğurtçuları da kapalı kasa kamyonla dağıtım yapmıyordu ki? bu sebeple biraz omuz kası çalışmam lazım bana müsade!!!ne de olsa omuza asılı sırığın iki ucunda kilolarca yoğurt taşıyacağız yarın...


LAĞIM KOKULU AĞIZLAR VE OS-2

Efendim belki size bıkkınlık gelecek ancak bizim toplu ulaşım araçlarındaki manzaraları izah ettiğimiz, durumun vahametini sizlerle paylaştığımız yazılarımız devam edecek, zaten biteceği de görünmüyor. Bu yazıdaki mevzu bahsimiz Otobüs yolculuklarındaki konular olacak. Aslında bu hususu çoktandır derin bir mevzuda yazmak isterdim bugüne kısmet imiş.

Diyeceğim o ki Otobüslerde ağzı lağım kokulu insanlarımızın sayısı bir hayli fazla, hatta her geçen gün de artmakta. Acaba bu zatı zevatlar sabah iş için yola koyulmadan neden dişlerini fırçalama gereği duymazlar. Hele ki o sabahın bir gece öncesinde bol sarımsaklı-soğanlı nevalelere yenmiş ise değmeyin siz o ortaya çıkan kokulara !!!

İnanın bu konunun köylü-kenti, çağdaş-gerici ayrımı yok…bu insanların  belki de tek ortak yönleri sabahın köründe yaydıkları lağım kokuları. Hele ki bir de sabahın köründe güne sigara içilerek başlanmış ise bu koku daha da çekilmez bir hal alıyor. Bendeniz kış mevsimlerinde kaşkolla ağzımı burnumu kapatıp bu durumdan kurtulma gayreti içerisinde olsam da olmuyor, midemin altı üstüne geliyor.        

Genç bayan öyle bir giyinmiştir ki otobüse bindiği anda herkesin gözü onu seyre dalar ve hangi kısmetli erkeğin yanına oturacak diye bakılır. Gele gele ayda yılda beni bulurlar. İnsanların bana hınç dolu kıskanç bakışlarına anlam veremem, zaten zamparalık, yan gözle, dik açıyla süzme halleri bizlere bir hayli uzak, biz Allahtan korkan kuldan utanan bir insan evladıyız neticede. Mevzudu uzatmayayım o herkesin iştahla baktığı bir için hatun yanıma oturduktan sonra her nefes alışından çıkan buharlı iğrenç lağım benzeri bir koku sinir sistemimi fena bozar. Hatta yememiş içmemiş sabah sabah bir de sigara tüttürmüştür ki yeme de yanında yat ! pardon yanından kalk. Aynen ben de öyle yaptım yerimden kalkıp otobüsün en ücra köşesine çekildim. Arkama bakmamla aynı anda 3-5 kişinin benim boşalttım koltuğa hamle yaptığına şahit oldum!!!

OS-2 KOKUSUNU PARFÜMLE BERTARAF ETMEK

Yani o manken giyinişli sabahın köründe makyazjını eksik etmemiş, yüzündeki hataları fondoten ile kapatmış hatun nedense dişlerini fırçalamayı unutuvermemiş mi ! Yani bu kadar mı zor ayna karşısında geçirdiğin zamanın onda birlik bir vakti dişleri fırçalamaya ayırmak ya da iki koltuk altı parfüm-deodorantı sürmek. Ha bazen da ters bir açıdan konu gelişir. Yine bir otobüs yolculuğunda etrafa müthiş bir OS-2 kokusu yayılınca, camlar açılır kış günü. OS-2 nin uzaklaşacağı-dağılacağı da yok gibidir sanki bir otobüsün üstünde değil de lağım çukurunun üzerinde yolculuk eder gibiyiz. Yanımdaki şık giyinişli, müthiş bir parfüm sürmüş genç kızımıza parmak ucu ile dokunup-Affedersiniz parfümünüz var mı?-derim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakar, sanki Molpediniz var mı sormuşum gibi!!! .-Neden soruyorsunuz -der kızgınlıkla bakıp, -Yok sürdüğünüz müthiş bir koku da biraz sıksanız da otobüsteki OS-2 kokusunu bertaraf etseniz!- Meseleyi anlayınca hafifçe gülümser ve kokuyu etrafa bol bol yayar. Sağdan soldan –Allah razı olsun bizleri OS-2 kokusundan kurtardın- türü şükran dolu bakışlar gelir.
Bir otobüs yolculuğumuz daha sona erdi vesselam !

HABER1908-KÖŞE YAZILARI-PSİKO-MAT ADAM / 21 ŞUBAT 2012 SALI


TÜRK İNSANINA AİT DERLEMELER

Ülkemiz insanının vazgeçemediği huyları vardır ! mesela hastanelerde hasta ziyaretlerine düğüne gider gibi gidilir,özellikle bayanlar ful makyaş en çekici güzel elbiseleri ile hazırdır ziyarette...mesela kış günleri açık renk yani açık mavi kot-jean giyerler, yazın ise koyu mu koyu olanları...bu konuda örnekleri o kadar da çoğaltmak mümkün ki...

-Otobüslerde cam kenarında boş yer varken koridor tarafına oturan A Şahsı, Koridor tarafındaki B Şahsın hafif yana kaykılması ile daracık yerden geçme k zorunda kalır, yani tam ters olarak da cam kenarındaki inebilmek için koridora geçebilmek amacı ile yanındakinden izin isteyince o kimse kalkıp rahat geçmesine olanak sağlamaz, yine hafif yana kayar sürtüne sürtüne geçersiniz.

-Otobüste onca insan varken yedi sülalenize ait yaşananları dinlemek zorunda kalınır, hatta inmek için düğmeye basıp beklemeye koyulan şahsın biler aklında telefünde dakikalarca dinlemek zorundaki şeyler, anlatınan konunun sonunun merakı gelir akılda.

-Otobüste iken A Şahsın Cep telefonu çalar,cevap verir herkesin içinde "Evet abi şu anda Mecidiyeköy'e gelmek üzereyim!" aslında o şahsın içinde bulunduğu otobüs köprü çıkışında trafiğe yakalanmış daha Levent yoluna bile girememiştir.

-Yine otobüste biri ki muhtemelen ömrü hayatınızda o birisinin siz olma durumu da vardır, uyuklama anında gaz kaçırır! etrafa o nahoş koku yayılınca da, gözleri ile merakla herkesi süzer, herkese o gazı sen kaçırdı şimdi saklanmaktasın pozlarını takınıp dik dik bakar

-Otobüs yolculuklarında ya da toplu taşıma araçları ile evimize ya da işimize dönmekte iken, hele ki akşam saatleri iken yanınızdaki koltukta biris mis gibi çıtırı kokan simidini keyifle yiyebilmektedir, size ise diliniz istem dışı çıkarıp durmak ve yutkunmak düşer.

-Otobüste kulaklığını takıp müzk dinleyen hem de oldukça yüksek sesle dinleyen birini dürterseniz bütün otobü gelecek cevabı duyar-Ne var?- çünkü o cevabı veren rahatsız edici müzik sahibi yüksek sese bağlı bir cevap vermiştir kendince


HABER1908-KÖŞE YAZISI-PSİKO-MAT ADAM / 8 ŞUBAT 2012-ÇARŞAMBA

ŞU STADIN İSMİ NE ARKADAŞLAR?

Şu ömrü hayatımızda birkaç zevk aldığımız olaylardan birisi futbol müsabakaları olsa gerek. Tabii Beykozspor müsabakalarını en üst sıraya eklemek de bizim için bir farz olmakta. Takip ettiğiniz için görmüşsünüzdür, Beykoz 1908 A.Ş.Takımının bu sezonki evinde oynadığı ilk maçı yağmur altında ıslanarak izledim. Yargıçlar Tayvasında dahil zevat, ben tir tir titrerken soyunup Riva Plajında güneşlenircesine bir hale bürünmezler mi? Bir grubun yanına biraz yanaşıp –Arkadaşlar sizler grip aşısı olmuş muydunuz?- diye sorarken az kalsın kabaran öfkeli bakışların kurbanı oluyordum. Amam sen de dedim içimden sen yıllardır, yağmurda karda o maç senin bu maç benim dolanıp durusun da senin aklına gelmez mi aşı olmak?

Neyse bizim maçı takip etmekten öte tribündeki simaları gözlemleme işimiz gereği, bir o yan bir bu yana çaktırmadan gezinti yapıp durdum. Hey gidi hey demek geldi içimden , daha birkaç sene önce bu tribünlerden maç seyretmek için rezervasyon yaptırmak gerekirdi. Şampiyonluk maçımızda yaşanan kalabalığın bir benzerini uzunca süre görmemiştim.

Efendim, maçın teknik boyutu beni aşar, ben taraftar ve futbolcularımızın ruh halleri ile ilgiliyim. Neyse ki bitime siz deyin 30 ben diyeyim 10 saniye kala galibiyet golümüz gelince, Yargıçlar tayfası demirlere bir yüklendi ki, demirlerin kaynak yerlerinden atıp yere düşmemesi mucize olsa gerek. O gol sevinci ile iki yanımdaki arkadaş bana öyle bir sarıldılar ki en son askere giderken iki kişi arasında omuzlara atılır halde iken bu görüntünün benzerini yaşamıştım.

Bakın son olarak ne diyeceğim biliyor musunuz? Şu Beykoz Stadının ismi sanal ortamda ve Talip Kardeşim tarafından Beykoz İbrahim Kelle Stadı olarak yazıla dursun ben mezarlık tarafından maça gelirken Beykoz Stadı yazan tabelayı görünce şaşırdım. Yahu dedim içimden –Şu Stadın ismini değiştirecek üç kuruş da mı yok? Kelle İbrahim’in kemikleri sızlıyordur-

Bildiğim kadarı ile geçen senelerde yapılan bir Kulüp Kongresinde bunun kararı alınmıştı. Yani yasal bir prosedür zaten aşılmış da bir tabelacıya ulaşılamamış. Valla Sokaklarda, caddelerde, okul duvarlarına grifiti mi ne karın ağrısı ise yapan çocuklara bir haber salınsa o tabela 10 kez stadın yeni adı ile yazılmıştı…bu kadar sorun içinde o mu akıllara gelir demeyin-Sinek küçük olsa da mide bulandırır –vesselam.
(HABER1908-14.EKİM.2011.CUMA)

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX